Modernism and rationalism; other; philosophical aspects; philosophy, modern; 20th century.

21. yüzyılın üçüncü on yılının şafağında, insanlığın varlığı son derece tehlikeli hale geldi. Ormanlarımızı kesiyor, tatlı su akiferlerimizi tüketiyor ve hayati önem taşıyan topraklarımızı kaybediyoruz. Okyanuslarımızdaki yaşamı sıyırıp yerine yüz milyonlarca ton plastik atık koyuyoruz. Çevremizi toksik endüstriyel kimyasallarla dolduruyoruz. Kirliliğimiz, kıtalardaki yaşamın dokusunu parçalayan ısı dalgalarına, kuraklıklara ve vahşi yangınlara neden olan iklim değişikliğini tetikliyor. Ve dünyaya yeni nesiller getiriyoruz, onurlu bir varoluşun kaynaklarına erişmeye ihtiyaç duyan milyonlarca insan. Hayata yönelik tehditlerin kapsamı ve genişliği her geçen gün artmaktadır. Bu (...) sürdürülebilir bir kalkınma şekli değildir. -/- Hastalıklarımızın temel nedeni, yanlış bir düşünce tarzından kaynaklanır. Bu tam olarak ne anlama geliyor? bu, ruhsal doğamızı inkar ederken kendimizi esas olarak maddi varlıklar olarak düşündüğümüz anlamına gelir. Maddi varlıklar olarak var olduğumuzu ve başka bir şey olmadığını düşündüğümüz için öncelikle bedenlerimizi zararlardan korumaya ve maddi varlığımızı sürdürmeye önem veririz. Manevi doğamız, eğer hiç düşünülürse, fiziksel varlığımızın ikincil bir yönü olarak ele alınır - ciddiye alınmaması gereken bir şey. Bizim için önemli olan tek şey maddi dünyada ortaya çıkan fenomenlerdir - görülebilen, duyulabilen, dokunulabilen veya ölçülebilen şeyler, ancak duyularımızın bizi aldattığını biliyoruz, duyular beynin bir yapısıdır. . Gerçek bir dünya olarak kabul ettiğimiz şey bir yanılsamadır. Pozitivist ve materyalist düşüncenin tahakkümü mantıksızlığa ve yıkıma yol açar. -/- Peki bu yaklaşım bizi nereye götürdü? Bize bir mutluluk ve tatmin duygusu getirdi mi? Her günü neşeli bir işbirliği ruhu içinde, parlak umutlar ve mutlu beklentilerle dolu kalplerimizle yaşamak yerine, kendimizi diğerlerinden soyutladık ve onları rakip veya düşman olarak gördük. Düşüncelerimiz, sonsuz bir savaş, yoksulluk, açlık ve çevresel yıkım döngüsüne yol açan şüphe, korku ve açgözlülükle dolu. Yakında uyanmadıkça ve ruhsal doğamıza dikkat etmedikçe, Dünya'da insanlık için bir gelecek olmayacak. -/- Kelimeler hayattır. Kelimeler hafiftir. Kelimeler güçtür. Kelimeler enerjidir. Sözler gerçektir. Kelimeler canlandırabilir ve kelimeler de öldürebilir. Kelimeler umut verebilir veya bizi umutsuzluğa sürükleyebilir. İnsanlar barışı inşa etmek için kelimeleri, savaşmak için kelimeleri kullanırlar. Kelimeler kültürler, dinler ve milletler arasında duvarlar oluşturabilir. Ve kelimeler de köprüler kurabilir. Bir bireyin, bir ailenin, bir topluluğun, bir ülkenin ve gezegenimizin varlığı, konuştuğumuz kelimelerin gücüyle iyiye veya kötüye yönlendirilmektedir. Konuştuğumuz kelimeler bu dünyada olan her şeyden sorumludur. Bu nedenle, konuştuğumuz kelimelerden sorumlu olmalıyız. Gelecek nesiller adına, umarım her birimiz sadece parlak, ışık dolu sözler söylemek için elimizden gelen her şeyi yaparız, böylece bir gün torunlarımız ışıkla dolu bir dünyaya doğar. Kaybedecek vakit yok. Bu andan itibaren, umarım hepimiz kullandığımız kelimelere yakından bakar ve onları parlaklık ile doldurmak için sürekli çaba gösteririz. -/- Kimse bizim için hayatımızı değiştiremez. Kimse bizim için dünyayı değiştirmeyecek. Her birimizin, konuştuğumuz her kelimenin serbest bıraktığı olağanüstü, yaratıcı gücü tanımasının ve bilinçli olarak sadece şükran, teşvik ve iyi niyetle dolu kelimeleri konuşmanın zamanı geldi. Bu andan itibaren, kendimiz ve başkaları için sevgi ve bağışlama ile rezonansa giren kelimeleri seçelim. Sadece bir adım ileri gidersek bunu kesinlikle yapabiliriz. Her seferinde bir adım, her seferinde bir kelime, bilincimizdeki trajedi ve izolasyon tohumlarını söküp onları mutluluk ve uzlaşma dalgalarına dönüştürebiliriz. Kendimiz, Toprak Ana ve gelecek nesiller adına, insanlığın Dünya üzerindeki olumlu evrimine katkıda bulunan kelimeleri kullanalım. (shrink)

We analyse team dictator games with different voting mechanisms in the laboratory. Individuals vote to select a donation for all group members. Standard Bayesian analysis makes the same prediction for all three mechanisms: participants should cast the same vote regardless of the voting mechanism used to determine the common donation level. Our experimental results show that subjects fail to choose the same vote. We show that their behaviour is consistent with a joy of ruling: individuals get an extra utility when (...) they determine the voting outcome. (shrink)

This research aims to analyze and describe the unequal social reciprocity in the kalomba tradition, the implications and sustainability of the kalomba tradition. This research was conducted in Tanah Towa Village, Kajang District, Bulukumba Regency, South Sulawesi, Indonesia. Tanah Towa Village was chosen because the kalomba tradition is still strongly maintained and implemented as a traditional obligation and this tradition is specifically found in Kajang District. This research uses a qualitative approach with an ethnographic strategy. Data collection techniques through interviews, (...) observation and documentation as well as the use of field notes (field log). Data sources, in the form of person, place and paper. The person group consists of: (i) elements of village government, (ii) administrators of village community institutions; and (iii) community elements who are directly involved in the Kalomba traditional procession, including community leaders, religious leaders, traditional leaders, and residents who live outside the village, but still have kinship relations with the residents of Tanah Towa Village. Place group through observation by looking closely at the traditional Kalomba procession and specifically observing the Massolo tradition. Paper group by tracing documents, such as Kalomba party permits, records of the number of invitations, records of attendees, records of costs for holding the Kalomba, records of the number of passolo. Data analysis was carried out through the Qualitative Data Analysis (QDA) Software Program, to assist during the data processing and analysis phases as well as writing research reports. The research results show that unequal exchange occurs because there is competition to give passolo more than what has been received before, especially passolo from close family because they want to get praise and increase their social status in society. Passolo which exceeds tens of millions of rupiah has psychological, social, economic and cultural implications. However, the Kalomba tradition remains sustainable because it is a traditional obligation, social solidarity and mutual help within the village community. (shrink)

The author has found in Sri Aurobindo a unique synthesis of the Eastern Wisdom and Western Rationalism, and a perfect reconciliation of ancient spirituality and modern thought. This work is essentially a collection of essays on Sri Aurobindo's thought and Yoga, based upon his major works. Brief life-sketches of Sri Aurobindo and the Mother are included to give a sense of fullness to it. A sampling of the contents exemplifies the wide sweep covered by the essays: The Philosophy of Life (...) Divine, All Life is Yoga, The Ideal of Human Unity, Education, and Future Poetry and 'Savitri'. (shrink)

International Institute of Islamic Thought; Islam; essence, genius, nature; history.

On ethics and conduct of life according to Buddhism.

With the growing call for private sector actors to address global challenges, it is necessary to first assess whether regions with the greatest needs are accessing corporate philanthropy. In this paper, we ask whether corporate philanthropy is reaching those with the greatest health-care needs. Drawing on economic geography and corporate homophily, we argue that corporate philanthropy tends to exacerbate health inequality as grants are destined for counties with fewer health problems. We test and find support for this hypothesis using data (...) on health grants made by US corporate foundations and county-level health data. Our results that corporate health grants are less likely to go to counties which have a lower proportion of medical service providers and insured citizens suggest that corporate foundations are unwittingly complicit in worsening the resource gap between small, poor, rural counties and large, wealthy, urban counties. From an ethical perspective, we provide some guidance as to how this may be corrected. (shrink)

On countering slander, religious hate speech, and blasphemy from Islamic perspectives to build religious harmony in Indonesia.

Anknüpfend an den Beitrag von U. Steinvorth in Heft 1/1980 wird die Auffassung vertreten, daß die moderne allgemeine Wissenschaftstheorie bisher keine überzeugende Antwort auf die Frage nach dem Status der Politischen Wissenschaft und ihrer theoretischen Erzeugnisse gegeben hat. In diesem Beitrag wird in Auseinandersetzung mit Steinvorth u. a. hervorgehoben: Analog zu der These, daß in der Politik Vernünftigkeit nicht auf Rationalität reduziert werden darf, ist es weder möglich noch wünschenswert, für alle spezifischen politischen Wertungen einen Erklärungstyp zu begründen oder als (...) verbindlich vorzuschreiben. Die Wissenschaftstheorie muß sich in bezug auf die Frage nach dem Status "politischer" Theorien mit einem Theorietypus beschäftigen, der ein neues Abgrenzungskriterium voraussetzt, nämlich einen spezifischen Satz von Prinzipien und Regeln zur Konstruktion politikwissenschaftlicher Theorien. (shrink)

Büchi, J. R. The monadic second order theory of [omega symbol]₁.--Büchi, J. R. and Siefkes, D. Axiomatization of the monadic second order theory of [omega symbol]₁.